KİTABIN ÖZETİ :
Kitap, M.Ö. 13. yy.da Mısır firavunu I. Seti’nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu II. Ramses’in firavunluk döneminde ülkesinde ve çevresinde dönen entrikaları ve Mısır’ı tehdit eden Hititlilerle yapılan Kadeş savaşını anlatmaktadır. Kitapta öne çıkan karakterler, Mısır kralı II. Ramses, karısı Nefertari, II. Ramses’in yakın arkadaşları Musa, Dışişleri Bakanı Aşa, sandalet taşıyıcısı ve Başkatip Ameni, yılan oynatıcısı Setau, II. Ramses’in ağabeyi Şenar, kızkardeşi Dolant, Libyalı büyücü ve casus şebekesi başı Ofir, vazo ticaretiyle uğraşan Hitit casusu Raya’dır.
Eser bir tarih kitabı veya bilimsel araştırma şeklinde değil, Jean François Champollion’un hiyeroglifleri çözerek aydınlattığı papirüslerden yola çıkarak kaleme alınmış bir romandır.
II. Ramses, babası I. Seti’nin ölümünden sonra M.Ö. 1279 yılında tahta çıkmış, genç yaşı ve deli dolu haraketleri ile tepkiler almıştır. Bu işi yapabilecek, yani Mısır’I yönetecek bir firavun olarak görülmemiştir. Ayrıca kendisinin firavun olması gerektiğini düşünen ağabeyi Şenar’ın da büyük düşmanlığına maruz kalmıştır. Bunlara rağmen Ramses, büyük başarılara imza atmış, çeşitli yerlere tapınaklar yaptırmış, Pi-Ramses adında bir kent kurmuş ve Memfis’te bulunan ülke merkezini buraya taşımıştır. Böylece çevre ülkelerin oluşturdukları tehlikelere karşı yapılan savunma savaşlarını da daha hakim bir yerden yönetmeyi amaçlamıştır.
Fakat ağabeyi Şenar, vazo ticareti ile uğraşır görünen bir Hitit casusu ile işbirliği yaparak, kardeşi Ramses’I Hititliler karşısında yenik duruma düşürüp onun yerine firavun olmayı ve ülkeyi yönetmeyi amaçlamıştır. Kızkardeşi Dolant ve kocası, kendini Libyalı bir büyücü olarak tanıtan Ofir isimli, Hitit casus şebekesinin başı olan birinin yalanlarına kendilerini kaptırarak Ramses’e ve karısı Nefartari’ye karşı çeşitli kötülükler yapmaya kalkışmışlardır. Ofir, tek tanrılı bir dini yaymaya çalışan biri olarak kendini tanıtmış, Ramses’in veyandaşlarının inandığı tanrıların sahte olduğuna ve ülkeyi felakete götüreceğine halkı inandırarak taraftar toplamaya başlamıştır. Böylece, çoktanrılı bir din anlayışı olan Mısır’da iç kargaşalık yaratmaya çalışmıştır. Aynı zamanda Ramses’e ve karısına karşı büyüler yaparak onları yok etmeye çalışmıştır. Fakat bütün bunların altında yatan asıl amaç yaptığı casusluğu örtbas etmek, Hititlilere daha rahat bir biçimde mesajlarını iletmektir.
Bütün bu olumsuzluklara karşın talih, Ramses’ten yanadır. Ayrıca yakın arkadaşlarından dışişleri ustası Aşa, yılan oynatıcısı ve büyücü Seatu ve başkatibi Ameni ona her konuda yardım etmekte, bütün kötülüklere karşı onun yanında yer almaktadırlar. Ayrıca Ramses’in yakın korumalığını üslenen aslanı ve köpeği de ona hiçbir düşmanı yaklaştırmamaktadır.
Ülke içinde bu kadar entrika, ülkeyi ve Ramses yönetimini yok etmeyi amaçlayan bu kadar faaliyetin yanında dış tehdit olan Hititliler de boş durmamakta, Mısırlılara karşı bir saldırı planlamaktadırlar. Bunun öncesinde Mısır yönetimindeki çeşitli kaleler ele geçirilmiş fakat kesin bir savaş ilanında bulunulmamıştır.
II. Ramses, bütün bunları izledikten sonra ülkesini ve askerlerini bu savaşa hazırlamaya başlamıştır. Emrindeki komutanlar ve askerler ise, bu savaşın ülkeyi felakete sürükleyeceğini, Hititlilerin Mısır’ı yenip ülkeyi paramparça edeceklerini savunarak bir anlamda korkularını ifade etmişlerdir. Fakat Ramses, kendinden emin bir şekilde savaşın ülkesi ve firavunluğu için gerekli olduğunu ileri sürerek adamlarını ikna etmiştir.
Bir süre sonra hazırlıklarını tamamlayan Ramses, ilk olarak Hititlilerin ele geçirdiği, dah adoğrusu satın aldığı kaleleri kolaylıkla geri alır. Daha sonra gözde kalesi olan, eski Mısır dilinde Kode, bugünkü adıyla Tele-Nebi-Mind olarak adlandırılan Kadeş’te çarpışmaya karar verir. Bu kararda en önemli etken, Hititlilerin içine casus olarak sızan Aşa’nın verdiği bilgiler olmuştur; çünkü Aşa Hititlilerin içine sızıp onların saldırı planladığını öğrenmiş, fakat ülke dışına çıkarken yakalandığı için sadece “Kadeş-Tehlike-Çabuk” mesajını iletebilmiştir.
Ramses de bu mesajla Kadeş’e doğru harekete geçmiştir. Amacı Humus’un güneybatısında, Asi ırmağı kıyısında bulunan Kadeş’i ele geçirmektir. Bu amaçla emrindeki 4 tümen ve yardımcı kuvvetlerle bugünkü Suriye’de çeşitli kaleleri ele geçirir, oradan da Kadeş’e yönelir. Buna karşılık da Hititlerin imparatoru Muvatallis Kendisine bağlı devletlerden büyük bir birlik oluşturur. Tabii bu arda Hititliler arasında da çeşitli entrikalar ve iktidar savaşları olmaktadır. Hitit İmparatoru Muvatallis, oğlu Urhi-Teşhup’a orduyu eğitme görevi vermiştir fakat ona güvenmemektedir. Bu nedenle asıl savaş planını oğluna açıklamamış, yerine onun kardeşi iyi bir diplomat olan Hattuşil ile ortaklaşa bir plan geliştirmiştir. Muvatallis, bu savaşın kendi imparatorluğunu sağlamlaştırmak ve Hititlilerin yayılmacı politikasına ters düşmediğini göstermek ister. Oğlu Urhi-Teşhup da savaşın başarısına sahip çıkarak iyi bir komutan olduğunu kanıtlayıp babasının tahtına geçmeyi planlamaktadır.
Muvatallis, kendi birliklerini ve bağlı devletlerden oluşturduğu birliği kentin arkasındaki tepeye saklar; fakat ordunun daha kuzeyde Halep’te olduğu yönünde yanıltıcı haberler yayar. Ramses’in Kadeş yakınlarına geldiğinde çıkardığı bir keşif kolu, köylü kılığında iki Hititli öncü askeri yakalayıp getirir. Bu askerlerin söylediklerine kanarak Asi ırmağı vadisi boyunca dar bir yürüyüş kolu halinde ilerlemeye başlayan Ramses ve ordusu tepenin ardından çıkan Hititlilerle karşılaşınca şaşkına döner. Hititliler ırmağı geçerek Mısırlıların 2 nci Tümenini bozguna uğratır ve Mısır kampına doğru hücuma başlarlar. Ardından 1 nci Tümeni de dağılan Ramses, Hititlilere arkadan saldıran yardımcı kuvveti, aslanı, ve kendisinde bulunduğu iddia edilen güneşin gücüyle Hititlileri ırmağın kıyısına kadar itmeyi, böylece savaş alanını elinde tutmayı başarmıştır. Hatta Hititliler bir süre sonra Kadeş kalesine sığınmak zorunda kalırlar. Ramses kaleyi kuşatır, fakat ele geçiremez. Muvatallis, savaşın galibi olarak Ramses’i gösteren ve kendisini yenilmiş ilan eden resmi bir belgeyi Ramses’e vererek kuşatmayı kaldırmasını ister. Ramses bunu kabul eder, fakat bu kararında esas etken, Hititlilerin elinde esir bulunan yakın arkadaşı Aşa’dır. Böylece Ramses, Aşa’yı kurtarır ve arkadaşlığa verdiği önemi kanıtlar.
Daha sonra ülkesine dönen Ramses, muzaffer bir komutan ve güçlü bir firavun olarak ülkesinde coşkuyla karşılanır. Burada ağabeyi Şenar, yaptığı kötülükler ve işlediği suçlardan dolayı Maat yasasına uygun olarak tutuklanır, fakat ellerinden kaçar. Casus Ofir de ülkeden kaçar. Ofir’in etkisinde kalan Musa, Ramses’in kızkardeşinin kocasını öldürdükten sonra ülkeden kaçar ve Yahudileri biraraya getirmeye çalışır. Yavaş yavaş tektanrıcı anlayış içinde Tanrı’ya yönelmiş, peygamberliğini ilan ederek firavuna karşı çıkmaya hazırlanmaktadır. Bu arada casus Raya, bir kaza sonucu ölür. Dolant ise, Ofir’in öldürdüğü kişiler hakkında bilgi sahibi olduğundan, Ramses’in gazabından kurtulmak için geride ipucu kalmaması amacıyla Ofir ile birlikte kaçar.
Firavun II. Ramses’in ülkesi ve firavunluğu o anda tehlikeden arınmış görünmektedir, fakat tehlikeler tamamen yokolmamıştır. Ramses’in bütün düşmanları, ona ve Mısır topraklarına karşı tekrardan güçbirliği yapıp saldırmak için uygun zamanı beklemektedirler
Kitap, M.Ö. 13. yy.da Mısır firavunu I. Seti’nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu II. Ramses’in firavunluk döneminde ülkesinde ve çevresinde dönen entrikaları ve Mısır’ı tehdit eden Hititlilerle yapılan Kadeş savaşını anlatmaktadır. Kitapta öne çıkan karakterler, Mısır kralı II. Ramses, karısı Nefertari, II. Ramses’in yakın arkadaşları Musa, Dışişleri Bakanı Aşa, sandalet taşıyıcısı ve Başkatip Ameni, yılan oynatıcısı Setau, II. Ramses’in ağabeyi Şenar, kızkardeşi Dolant, Libyalı büyücü ve casus şebekesi başı Ofir, vazo ticaretiyle uğraşan Hitit casusu Raya’dır.
Eser bir tarih kitabı veya bilimsel araştırma şeklinde değil, Jean François Champollion’un hiyeroglifleri çözerek aydınlattığı papirüslerden yola çıkarak kaleme alınmış bir romandır.
II. Ramses, babası I. Seti’nin ölümünden sonra M.Ö. 1279 yılında tahta çıkmış, genç yaşı ve deli dolu haraketleri ile tepkiler almıştır. Bu işi yapabilecek, yani Mısır’I yönetecek bir firavun olarak görülmemiştir. Ayrıca kendisinin firavun olması gerektiğini düşünen ağabeyi Şenar’ın da büyük düşmanlığına maruz kalmıştır. Bunlara rağmen Ramses, büyük başarılara imza atmış, çeşitli yerlere tapınaklar yaptırmış, Pi-Ramses adında bir kent kurmuş ve Memfis’te bulunan ülke merkezini buraya taşımıştır. Böylece çevre ülkelerin oluşturdukları tehlikelere karşı yapılan savunma savaşlarını da daha hakim bir yerden yönetmeyi amaçlamıştır.
Fakat ağabeyi Şenar, vazo ticareti ile uğraşır görünen bir Hitit casusu ile işbirliği yaparak, kardeşi Ramses’I Hititliler karşısında yenik duruma düşürüp onun yerine firavun olmayı ve ülkeyi yönetmeyi amaçlamıştır. Kızkardeşi Dolant ve kocası, kendini Libyalı bir büyücü olarak tanıtan Ofir isimli, Hitit casus şebekesinin başı olan birinin yalanlarına kendilerini kaptırarak Ramses’e ve karısı Nefartari’ye karşı çeşitli kötülükler yapmaya kalkışmışlardır. Ofir, tek tanrılı bir dini yaymaya çalışan biri olarak kendini tanıtmış, Ramses’in veyandaşlarının inandığı tanrıların sahte olduğuna ve ülkeyi felakete götüreceğine halkı inandırarak taraftar toplamaya başlamıştır. Böylece, çoktanrılı bir din anlayışı olan Mısır’da iç kargaşalık yaratmaya çalışmıştır. Aynı zamanda Ramses’e ve karısına karşı büyüler yaparak onları yok etmeye çalışmıştır. Fakat bütün bunların altında yatan asıl amaç yaptığı casusluğu örtbas etmek, Hititlilere daha rahat bir biçimde mesajlarını iletmektir.
Bütün bu olumsuzluklara karşın talih, Ramses’ten yanadır. Ayrıca yakın arkadaşlarından dışişleri ustası Aşa, yılan oynatıcısı ve büyücü Seatu ve başkatibi Ameni ona her konuda yardım etmekte, bütün kötülüklere karşı onun yanında yer almaktadırlar. Ayrıca Ramses’in yakın korumalığını üslenen aslanı ve köpeği de ona hiçbir düşmanı yaklaştırmamaktadır.
Ülke içinde bu kadar entrika, ülkeyi ve Ramses yönetimini yok etmeyi amaçlayan bu kadar faaliyetin yanında dış tehdit olan Hititliler de boş durmamakta, Mısırlılara karşı bir saldırı planlamaktadırlar. Bunun öncesinde Mısır yönetimindeki çeşitli kaleler ele geçirilmiş fakat kesin bir savaş ilanında bulunulmamıştır.
II. Ramses, bütün bunları izledikten sonra ülkesini ve askerlerini bu savaşa hazırlamaya başlamıştır. Emrindeki komutanlar ve askerler ise, bu savaşın ülkeyi felakete sürükleyeceğini, Hititlilerin Mısır’ı yenip ülkeyi paramparça edeceklerini savunarak bir anlamda korkularını ifade etmişlerdir. Fakat Ramses, kendinden emin bir şekilde savaşın ülkesi ve firavunluğu için gerekli olduğunu ileri sürerek adamlarını ikna etmiştir.
Bir süre sonra hazırlıklarını tamamlayan Ramses, ilk olarak Hititlilerin ele geçirdiği, dah adoğrusu satın aldığı kaleleri kolaylıkla geri alır. Daha sonra gözde kalesi olan, eski Mısır dilinde Kode, bugünkü adıyla Tele-Nebi-Mind olarak adlandırılan Kadeş’te çarpışmaya karar verir. Bu kararda en önemli etken, Hititlilerin içine casus olarak sızan Aşa’nın verdiği bilgiler olmuştur; çünkü Aşa Hititlilerin içine sızıp onların saldırı planladığını öğrenmiş, fakat ülke dışına çıkarken yakalandığı için sadece “Kadeş-Tehlike-Çabuk” mesajını iletebilmiştir.
Ramses de bu mesajla Kadeş’e doğru harekete geçmiştir. Amacı Humus’un güneybatısında, Asi ırmağı kıyısında bulunan Kadeş’i ele geçirmektir. Bu amaçla emrindeki 4 tümen ve yardımcı kuvvetlerle bugünkü Suriye’de çeşitli kaleleri ele geçirir, oradan da Kadeş’e yönelir. Buna karşılık da Hititlerin imparatoru Muvatallis Kendisine bağlı devletlerden büyük bir birlik oluşturur. Tabii bu arda Hititliler arasında da çeşitli entrikalar ve iktidar savaşları olmaktadır. Hitit İmparatoru Muvatallis, oğlu Urhi-Teşhup’a orduyu eğitme görevi vermiştir fakat ona güvenmemektedir. Bu nedenle asıl savaş planını oğluna açıklamamış, yerine onun kardeşi iyi bir diplomat olan Hattuşil ile ortaklaşa bir plan geliştirmiştir. Muvatallis, bu savaşın kendi imparatorluğunu sağlamlaştırmak ve Hititlilerin yayılmacı politikasına ters düşmediğini göstermek ister. Oğlu Urhi-Teşhup da savaşın başarısına sahip çıkarak iyi bir komutan olduğunu kanıtlayıp babasının tahtına geçmeyi planlamaktadır.
Muvatallis, kendi birliklerini ve bağlı devletlerden oluşturduğu birliği kentin arkasındaki tepeye saklar; fakat ordunun daha kuzeyde Halep’te olduğu yönünde yanıltıcı haberler yayar. Ramses’in Kadeş yakınlarına geldiğinde çıkardığı bir keşif kolu, köylü kılığında iki Hititli öncü askeri yakalayıp getirir. Bu askerlerin söylediklerine kanarak Asi ırmağı vadisi boyunca dar bir yürüyüş kolu halinde ilerlemeye başlayan Ramses ve ordusu tepenin ardından çıkan Hititlilerle karşılaşınca şaşkına döner. Hititliler ırmağı geçerek Mısırlıların 2 nci Tümenini bozguna uğratır ve Mısır kampına doğru hücuma başlarlar. Ardından 1 nci Tümeni de dağılan Ramses, Hititlilere arkadan saldıran yardımcı kuvveti, aslanı, ve kendisinde bulunduğu iddia edilen güneşin gücüyle Hititlileri ırmağın kıyısına kadar itmeyi, böylece savaş alanını elinde tutmayı başarmıştır. Hatta Hititliler bir süre sonra Kadeş kalesine sığınmak zorunda kalırlar. Ramses kaleyi kuşatır, fakat ele geçiremez. Muvatallis, savaşın galibi olarak Ramses’i gösteren ve kendisini yenilmiş ilan eden resmi bir belgeyi Ramses’e vererek kuşatmayı kaldırmasını ister. Ramses bunu kabul eder, fakat bu kararında esas etken, Hititlilerin elinde esir bulunan yakın arkadaşı Aşa’dır. Böylece Ramses, Aşa’yı kurtarır ve arkadaşlığa verdiği önemi kanıtlar.
Daha sonra ülkesine dönen Ramses, muzaffer bir komutan ve güçlü bir firavun olarak ülkesinde coşkuyla karşılanır. Burada ağabeyi Şenar, yaptığı kötülükler ve işlediği suçlardan dolayı Maat yasasına uygun olarak tutuklanır, fakat ellerinden kaçar. Casus Ofir de ülkeden kaçar. Ofir’in etkisinde kalan Musa, Ramses’in kızkardeşinin kocasını öldürdükten sonra ülkeden kaçar ve Yahudileri biraraya getirmeye çalışır. Yavaş yavaş tektanrıcı anlayış içinde Tanrı’ya yönelmiş, peygamberliğini ilan ederek firavuna karşı çıkmaya hazırlanmaktadır. Bu arada casus Raya, bir kaza sonucu ölür. Dolant ise, Ofir’in öldürdüğü kişiler hakkında bilgi sahibi olduğundan, Ramses’in gazabından kurtulmak için geride ipucu kalmaması amacıyla Ofir ile birlikte kaçar.
Firavun II. Ramses’in ülkesi ve firavunluğu o anda tehlikeden arınmış görünmektedir, fakat tehlikeler tamamen yokolmamıştır. Ramses’in bütün düşmanları, ona ve Mısır topraklarına karşı tekrardan güçbirliği yapıp saldırmak için uygun zamanı beklemektedirler