Kral Forum

Dev Fıkra Arşivi 4 Uyeolj



Join the forum, it's quick and easy

Kral Forum

Dev Fıkra Arşivi 4 Uyeolj

Kral Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

rel="publisher"

    Dev Fıkra Arşivi 4

    uÄŸur
    uÄŸur
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 2372
    Karizma Puanı : 7113
    Kayıt tarihi : 02/04/10

    Dev Fıkra Arşivi 4 Empty Dev Fıkra Arşivi 4

    Mesaj tarafından uÄŸur Paz Nis. 04, 2010 2:21 pm

    Skorbord
    Temel, evli bir arkadaşını ziyarete gider. Evin hanımı çok güzel bir içki masası hazırlamıştır. Hep birlikte yiyip, içip sohbet ederler. Kimse zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. İçkinin etkisiyle, ev sahibi sızar ve horlamaya başlar. Kadın, Temel'e yaklaşır ve kulağına fısıldar:
    - Haydi biraz sevişelim.
    Temel sıkılarak:
    - Nasıl olur? Sen benim arkadaşımın eşisin. Hem sonra ya aniden uyanırsa ?
    Kadın, üstündeki son giysiyi de çıkartırken: - Yer yerinden oynasa, uyanmaz artık. Temel eğilir ve arkadaşının göğsünden bir kıl kopartır. Arkadaşının horultusunda hiçbir değişme olmaz. Bunun üzerine kadınla çılgınca sevişmeye başlar.
    Kadın, bir süre sonra içli bir sesle:
    - Haydi bir daha.
    Temel, arkadaşının göğsünden bir kıl daha kopartır, horultu yine devam etmektedir. Bir kez daha sevişirler. Olay, sabaha kadar tam beş kez tekrarlanır. Güneşin ilk ışıkları odaya dolarken, Temel bir kıl daha koparınca, arkadaşı: - Bak dostum, bütün gece karımla seviştin. Ses çıkartmadım. Ama beni skorboard olarak kullanmaya devam edersen, canına okurum ha!

    Çukur işi
    Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
    Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...

    Dedikoducu Pezevenk
    Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri pezevenk der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine pezevenk der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
    -Fadime bugün trende adamın biri bağa pezevenk dedi der.
    Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
    Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
    -Dedikoducu pezevenk...

    Dile benden ne dilersen
    Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
    -"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
    Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."

    Firar
    Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...

    İşaret
    Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
    - Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
    - Evet kayığa işaret koydum
    - Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!

    Paça
    Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
    - Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...

    Yassı Tavuk
    Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
    - Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
    - Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.

    Mendil
    Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
    - Mendilin var mı
    - Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.

    Pro
    Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
    - Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
    - Yok
    - O zaman ahırın yanıyor

    Boyacı Laz
    Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
    - Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
    - Ben yine iyi çalışıyorum
    - İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
    - E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.

    Doğan ın Yengesi
    Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
    -Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
    Temel de anlatmış;
    - Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..

    Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
    Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
    - Dur Temelim, kıyma kendine!..
    Temel, sinirden titreyerek haykırır:
    - Sus kaltak, sira sana da gelecek!..

    Şişlik
    Temel tarlada çalışırken çişi gelmiş, çıkarmış oraya çişini yaparken başlamış bağırmaya
    -"uyy yandum!..".
    Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
    Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
    Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alır evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadır. Fadime doktorun kulağına eğilir ve der ki:
    -"Toktor bey acısını al ama şişluk kalsun

    Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
    Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
    -Evlilik nasıl gidiyor Temel
    -İyi gidiyor
    -Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
    -Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!

    Akrobat Temel
    Temel marangoz ama ne marangoz mesleğinin zirvesinde derken trabzona dünyanın en büyük sirki geliyor çadır direğini dikmek içinde usta bir marangoza ihtiyaç var arayıp soruşturuyorlar en iyi usta olarak temeli tavsiye ediyorlar temel sirke gelip ne iş yapılacağına bakıp takımlarını alıp geliyor ve direğin üstüne çıkıp başlıyor direği yere çakmaya bu sırada sirkin patronu aşağıdan temeli seyrediyor derken temel birden havada iki parande üç salto atarak yere iki ayağının üstüne ve ellerini bacağının yanlarına vurarak sağlam bir şekilde düşüyor bunu gören patron içtiği puroyu yutuyor ve koşarak temelin yanına gelip aynı hareketi yapmasını ve bunun karşılığında ise çok büyük para kazanacağını anlatıyor temel ise kesinlikle olmaz diyor patron gene aynı hareket için para ve 20 senelik ip canbazlarının bile bu hareketi yapamadığını anlatıyor adam ısrar ediyor temel kabul etmiyor adam gene ısrar temel en sonunda adamın kulağına eğilip ula hemşerim benim her sefer aynı hareketi yapmam için direğin tepesinde aletin başına mı vurmam lazım.




    Deneme Atlayışı
    Temel ile tursin askerde eğitimlerini paraşütçülük üzerine yapıyorlardı.
    Komutan: Bu bir deneme atlayışıdır, şimdi herkes sırayla atlayacaktır sonra aşağıda buluşma yerine gidip diğerlerini bekleyecektir, eğer paraşüt açılmazsa fazla telaş yapmayın ikinci paraşütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatır. Temel birinci paraşütü çeker açılmaz o anda ordan geçen Dursuna bağırır:
    - Ula Tursun paraşüt açilmiy der.
    Dursun soguk bir kanlılıkla yedeği çek der. Temel onuda dener oda açılmaz. Temel Dursuna yine bağırır:
    - Ula yedeğide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip öleceğum Dursun der. Dursun Temeli şöyle bir süzer ver derki:
    - Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur.

    Rezil Çırak
    Temel bir gün yolda yürürken Dursunla karşılaşmış. Dursun 'ooo temel dükkan açık çırakta dışarı çıkmış' demiş. Temel de 'dün akşam o beni rezil etti, bu günde ben onu rezil ediyorum' demiş.

    Beyincik
    Adamın biri beynini değişmek ister. Bunun için bir beyin doktoruna gider... Doktor fiyat listesini gösterir.. Listede şunlar gözükür...
    1 Astronot beyni 25.000
    1 Profesör beyni 50.000
    1 Karadenizli beyni 1.000.000
    Adam listeye baktıktan sonra karadenizli beyninin neden pahalı olduğunu merak eder ve doktora sorar.. Doktor şöyle yanıt verir.
    - Bir astoronot öldürüyoruz iki beyin çıkıyor, bir profesör öldürüyoruz 5 beyin çıkıyor ancak 100 karadenizliden ancak bir beyin çıkıyor.

    Düşüş
    Temel, New York'taki gökdelenlerden birinin 53. katında çalışırken aniden ayağı kaymış ve aşağı doğru uçmaya başlamış... 52, 51, 50, 49, 48... Katları yıldırım hızıyla geçen Temel 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2... Ve 1'inci kata geldiğinde kafasından şimşek gibi şu düşünceler geçmiş:
    - Sağa çok şükür Tanrum, haburaya kadar sağ sağlim celduk... Birinci kattan düşsen de nasil olsa pişeycukler olmaz.

    Sahipsiz
    Yargıç, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel'esordu:
    - Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın söyler misin?
    - Sahibi yok sanmiştum...
    - Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın?
    - Mezarluğun önine parketmiştu da...

    Davet
    Temel Fadimeye demiş ki; "Fadime, bu akşam bize gel. Evde kimse olmayacak."
    Fadime akşam gelmiş kapıyı çalmış çalmış kimse açmamış...

    Kuru saçlar
    Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar :
    - Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?..
    Temel cevap verir :
    - Yok anne bu şampuan kuru saçlar izinmiş !..

    Bizim Temel birgün elinde bir çantayla havaalanına geliyor. Havaalanındaki güvenlik alanından geçerken tarama yapan alet alarm veriyor, bunun üzerine güvenlik görevlisi Temel'e soruyor:
    - Çantanızda ne var
    Temel: - Kuş yemi var diyor.
    Gorevli: - O zaman bir daha geçin bakalım diyor ve Temel tekrar geçiyor ama alet yine ötüyor bunun üzerine görevli Temel'e çantasını açmasını söylüyor ve Temel çantayı açınca görevli çantada mücevher, altın, saat gibi değerli şeylerin olduğunu görüyor ve Temel'e soruyor:
    - Hani kuş yemi vardı çantada?
    Temel: - Valla ben bunları götürüp kuşun önüne koyuyorum ister yer ister yemez...

    Otelci
    Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış.
    Temel, ne istediğini söylemiş:
    "Bana bir fahişe bulup gönderin."
    Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş:
    "Demin gelen müşteri kadın istiyor..."
    Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş:
    "Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen git o müşteriye ağzının payını ver..."
    Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini pek tutmamış:
    "Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer..."
    Kadın çok sinirliymiş:
    "Sen gitmezsen, ben gider söylerim..."
    Ve, hışımla merdivenleri çıkıp Temel'in ağzının payını vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan gürültüler gelmeye başlamış.
    Onbeş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış...
    Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış:
    "Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye tutturdu. Becerene kadar anam ağladı."

    Sayı
    Temel bir konferansta konuşma yapıyormuş:
    "İnsanlar üçe ayrılır. Sayı saymayı bilenler ve bilmeyenler."

    Sürpriz
    Temelle dursun bir gün sinemaya giderler filmde bir at yarışı sahnesi vardır ve temel dursuna sorar
    -iddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur.
    dursun; -oldi benda 2. ata oynayrum
    iddayı temel kazanır ve temel dursunun 5 milyonunu alır ertesi gun temel dursunu arar
    -dünkü film faridiya ben oni bidaa seyretmiştum vicdanum rahat etmedi onun içun aradum
    dursun; benda seyretum
    temel; o zaman niye 2. ata oynadun
    dursun; süpriz oynadum olum

    Buzdolabı
    Temel ile dursun 15 sene sonra ilk kez görüşmüşler. Dursun Temel'i evine davet etmiş. Dursun un iki karısı varmış (biri imam nikahlı diğeri ise resmi). Dursun Temel'i yedirmiş içirmiş. Akşam Temel Dursunlar da kalmış. Gece Dursun un imam nikahlı karısı Dursun un yanına gelmiş ve şöyle demiş:
    "Dursun çok azdım benimle beraber ol!"
    Dursun: "olmaz evde misafir var"
    Karısı ısrar etmiş. Dursun karısına "git buzdolabının kapağını aç ışığından bak Temel uyuyorsa gel"demiş. Kadın bakmış, Temel uyuyor numarası yapmış. Dursun ile karısı işi bitirmişler. Derken öbür karısı gelmiş. Aralarında aynı konuşmalar geçmiş. Dursun bu karısıyla da işi bitirmiş. Sabah olmuş. Dursun Temel e sormuş:
    "rahat uyudun mu?". Temel:
    "evet ama gece çok susadım" demiş. Dursun sormuş:
    "peki niye içmedin?". Temel yanıtlamış:
    "nasıl içerim buzdolabının kapağını her açanı hallediyorsun!"

    Bizim ev
    Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş.
    -Neden kaçaysun, diye sormuş Temel.
    -Ha pura pabamın evii, demiş Fadime.
    -Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur

    Hem iyi Hem kötü
    Dursun,köyünden ayrılıp,çalışmak için İstanbul'a gider.. Aradan uzunca bir süre geçer, ama,Dursun'dan haber alınamaz.. Köyde sevilen bir kişi olan Dursun'un akibetini araştırmak üzere arkadaşı Temel!i İstanbul'a gönderirler.. Onbeş-yirmi gün sonra Temel döner..Kahvede toplanan köylüler merakla Temel'e sorarlar:
    -Ula Temel,Dursun'i buldun mi.?...
    - Hee..bulmuşim oni...
    -Peçii nasildir?..İyi mudir..köti mi.?..
    - açan,hem iyudurr..he mi de kötii..
    - Ula o nasıl oluyii..hem iyi,hem kötii..
    -Kötüdir,Çünkü Dursun ibne olmuştirr..
    - uyy..Haçan bunun iyiliği nerde dür.?..
    - Valla ben kendisini düzdüm..Muamelesi çok iyi daa..

    Temel Hamile
    Midesi ağrıyan Temel, doktora gider. Tanıdık olan doktor, Temel ile biraz dalga geçmek için, kısa bir muayeneden sonra hemen teşhisi koyar:
    - Temel, sen hamilesin.
    Temel, kendi kendine söylenir:
    - Ne? Yaktın beni Fadime, sana kaç kere "Sevişirken üste çıkma" demiştim.

    Uyarı
    Temel ile Fadime yatakta sevişirken Fadime sürekli olarak Temel'e " Temel bu iş böyle olmuyor önce uyarılmam lazım" diye itiraz etmekteymiş. Temeli'in canına tak etmiş. Bir sabah işe giderken;
    - "Bak Fadime seni uyarıyorum akşama seni halledeceğum ona gore. Sonra uyarmadı deme.





    25 sent
    Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.." derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı.
    Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı..
    "Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel.. "Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.."

    Temel'in Kedisi
    Temelin bir kedisi varmış ve hergün düzenli olarak gezmeye çıkartırmış.Birgün yolda karşılaştığı bir arkadaşı:
    -Ula senun paşka işin yok midur pikmaymusun herkün bu kediyi gezdirmekten? diye sorunca Temel:
    -KPende piktum ama ne yapayum ha pu kedi pakiredir istemayrum pi de yavrulasın korkayrum salamayrum! demiş. Bunun üzerine arkadaşı:
    -Ula usağum ha punun kolayi fardur... Penzine pula sal oni yanuna gelmez kedi medi..
    Temelin kafasına yatmış bu yöntem bir deneme yapmış bakmış gerçekten yanına kedi falan yanaşmıyor hergün sabahtan salarmış kediyi benzine bulayıp... aksam hava kararınca kedi de eve dönermiş rahat etmiş Temel, taaa ki bir akş am kedi hava kararıpta hala eve dönmeyinceye kadar...
    Bir telaş bir telaş oraya bak buraya sor yok yok gitti bizim kedi diye düşünürken rastladığı mahallenin çocuğu
    -ha pen kördum senun kediyi şu ileriki ranpada penzini bitmiş öbür kediler dayanaydu...

    Fındıklar
    Temel ile fadime birbirlerini çok istiyorlarmış. Fakat utangaçlıklarından birbirlerine açılmak ne kelime konuşmaları bile çık zormuş. Tesadüfen yalnız kaldıkları bir günde artık canına tak demiş olan temel fadimeye; habu findukluklardan yukarı bir çikalummi der. Fadime de he temel çikalum der. Biraz yürürler. Temel konuşacak kelime bulamaz, fadime durumu anlar bari bir soru sorayımda temel açilsun diye düşünür.
    -"Uy temel habu findukluklar kimundur" der.
    Temel hemen atılır
    -Emicemundur bi tane koparanun a...na koyarum ",
    Fadime hemen bir fındık koparır. Temel fırsatı kaçırmaz hemen sarılır fadimeye fındıklıkların altında işlerini bitiriler.
    Sonra kalkıp tekrar yürümeye başlarlar ikiside mutludur. Biraz sonra fadimenin canı çeker temele tekrar sorar,
    -"Temel, habu findukluklar kimundur.
    Temel" dayimundur, bitane koparanun a.. na koyarum der.
    Fadime hemen birtane koparır. Temel tekrar sarılır fadimeye uzun uzadıya fındıkların arasında işlerini görürler.
    Tekrar kalkarlar yürüler. Biraz sonra fadimenin canı tekrar ister temelde aynı işi yapar. Bu böyle birkaç defa daha devam eder fakat Temelin pili bitmiştir, ama fadime doymak bilmez tekrar sorar
    "Uy temel ha bu findukluklar kimundur da",
    temel "ha bilmeyirum galiba fiskobirluğunduler"

    El işareti
    Bir gün temel bir minübüse durması için işaret etmiş adam ellerini havaya kaldırarak ve tüm parmaklarını oynatarak çok kalabalık demiş.
    Temelde baş parmağını işaret ve orta parmağının arsına sokmuş. Şoför kızmış ve aşağı inmiş
    -Sen ne kadar terbiyesiz adamsın demiş.
    Temel "asıl sen ne kadar terbiyesizsin bana böle böle yaptın" demiş
    Şoför "ben sana kalabalık" dedim diye yanıt vermiş. Bunun üzerine temel
    - "e bende beni araya sıkıştırırsın diyordum"

    Geber ula
    Temel ile Dursun hararetli bir şekilde iddialaşırlar.
    Temel: - "Ula Dursun ha pen pu pinanun çatusundan pi pardak suya paluklama dalarum daa." Dursun: - "Nah dalarsun ula imkanu yoktur"
    Vardır yoktur bir milyarına iddiaya girer kafadarlar. Temel gider bir bardak su getirir ve kaldırıma koyar.
    -"Iyi izle ula" der "Nasul dalacam hamsi cibi"
    Dursun ise hala Temel'i umursamamakta, dalgasını geçmektedir. Temel catıya çıkar Dursun'a seslenir:
    -"Ula Dursun iyi izleyesun ha celeyrum!" ve kendini boşluğa bırakır. Tam yere üç beş metre kala Dursun yerdeki bardağa bir tekme sallar:
    "Geber ula ..pne Temel"

    Boş bardak
    Fadime ile Temel evlenirler. İlk gece fadimenin dikkatini birşey çeker: Kocası yatmadan içi su dolu bardağı yatağının ucuna koymuştur. Biraz sonra Temel ile Fadime sevişirler, temel bardağı kafaya diker uyur.
    Birkaç gün sonra temel odaya bir dolu birde boş bardak getirir. Fadime durumu anlamış ve hazırlanmıştır ancak boş bardağı da merak etmiştir. Temele döner;
    -Uşağım doli bardaği anladik da, boş ne oliyi.
    Temel; -Haçen bugün canım sevişmek istiyo ama su içmek istemiyoo.

    Tartı sefası
    Temel'in eczanesine genç ve güzel bir kadın girmiş. Tartının üzerine çıkıp parayı atmış. Beğenmemiş, manto ve ceketini çıkarmış ve para atıp tekrar tartılmış. Yine sıkılmış eteğini çıkarınca, Temel atılmış ve parayı atmış,
    -Devam edin bundan sonrası müesseseden

    Tarikat
    Temel tarikata girmek icin başvurmuş. Şeyhin karşısına çıkarmışlar. Temel:
    - Şeyhim tarikata girmek istiyorum demiş. Seyh de:
    - Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın. demiş. Neyse aradan üç hafta gecmiş ve temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş:
    - Temel tamam mı ? Sabredebildin mi ? Temel:
    - Valla, ilk hafta hiç problem yoktu. Ikinci hafta sabrım cok zorlandı. Ama dayandım. Ücüncü hafta bir gün Migros'a gitmiştik. Benim karı üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordu. Hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım daldım demiş. Şeyh de:
    - Aaaa olmadı. Şimdi biz seni tarikata alamayız. deyince, Temel:
    - Boşver tarikatı bizi artık Migros'a bile almıyolar.

    Üç dil
    Temel ile Dursun Sultanahmette gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar.
    Turist ingilizce,almanca,fransızca sorar fakat bizim lazlar anlamaz...
    -Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti, der Temel,
    Dursun: -Ula neye yarayacakki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo

    Tedavi Niyetine
    Temel hastalanmış, doktora gitmiş. Doktor Temel'i muayne ettikten sonra yeni doğum yapmış bir kadının memesinden süt emerse hastalığının iyi olacağını söylemiş. Temel kara kara düşünerek doktorun yanından çıkmış.
    Nerden bulacağını kimden isteyeceğini düşünürken aklına arkadaşı Dursun'un karısı Fadime gelmiş. "O yeni doğum yapmıştı, rica ederim" demiş ve kapıya dayanmış. Kapıyı Fadime açmış, Temel "Dursun evde mi?" diye sormuş Fadimeye. Evde yok yanıtını alınca Temel utana sıkıla derdini açmış. Fadime de "N'olacak ula altı üstü bir kaç damla süt, hem sevaptır gir içeri demiş" Fadime memesini açmış Temel'in ağzına vermiş. Temel memeyi emmeye başlamış. Temel emdikçe Fadime tahrik olmuş. Dayanamaz duruma gelmiş. Temel'e "Ula Temel baska birsey de ister misin?" diye sormus. Temel Ayıp olmaz mı?" diye yanıtlamış. Fadime ihtiraslı bir şekilde "Niye ayıp olsun?" diye cevap vermiş.
    Temel -"İyi öyleyse, bir iki tane de bisküvit ver bari, içim ezildi".

    Dediği dedik
    Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
    - Yüzbaşıya soralım.
    - O ne pilir ki?
    - Ama dediğu dediktur.





    Temelin Sırrı
    Taka kaptanı Temel Reis yıllardır her sabah kasasını açar ve çıkardığı bir kağıt parçasına dalgın dalgın bakarmış. Sora onu dikkatle kasaya koyar ve kimseye emanet etmediği anahtarıyla dikkatle kilitlermiş. Tayfa merak içindeymiş, define haritası falan zannediyorlarmış. Bir gün Temel Reis ölmüş. Anahtarı koynundan alıp sararmış kağıdı çıkarmışlar.
    Şöyle yazıyormuş: 'Sancak sağ, iskele sol.'

    İstikamet
    Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin,
    - Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi, demiş.

    Teknoloji
    Temel Eskişehir'den Ankara'ya gidecek bir trene binmiş. Karşısındakine nereye gittiğini sormuş, İstanbul'a gittiğini öğrenince,
    - Teçnoloji ne çadar celişti, pen purada oturayrum Ançara'ya, sen çarşumda oturaysun İstanbul'a cideysun.

    N'oldi?
    Temel ölmüş. Mezar taşında şunlar yazılıymış:
    'Öleceğim dedum dedum Inanmadunuz.
    N'oldi?'

    Siyah ve Beyaz
    Temel ile İdris bir gün 2 tane at almışlar. Ancak bir tane ahırları varmış iki atı da aynı ahıra koymuşlar. Temel demiş ki: - yaw İdrus, biz ha punlari kariştiriruk. Pen penumkinin yelesini kesayum daa - Ha çan temamdur, diyor İdris. Aradan bir iki gün geçiyor. Bir de bakıyorlar iki atında yeleleri kesik. Temel hemen olaya el koyup, - Ulu uşağum baksana daa. İkusinin de yeleleri kesuktur. Pen penumkinin kuyruğunu kesayum, haçan sen kesmeyesun. Temel kendi atının kuyruğunu kesiyor. Bir iki gün sonra yine bakıyorlar iki atında kuyrukları kesik. Temel de İdris de hayvanların bir taraflarını kesmekten bıkıyorlar sonunda Temel bir çözüm söylüyor: - Uşağum İdrus cel piz şöle yapalum. Siyah olanı sen al beyazı ben.

    "U" harfinin sakıncası
    Karadenizli vapur acentasına gitti: 'Biz vapuru kaçirduk, başka vapur bulur mısunuz?' dedi. 'Kaç kişisiniz?', 'Yediyuz.'. Acenta yetkilisi bu kadar müşteriyi kaçırmamak için hemen yeni bir vapur istedi. Vapur geldiğinde Karadenizli ve arkadaşları rıhtımda toplanmışlardı. Ama nedense fazla kalabalık değillerdi. Görevli sordu: 'Hani yedi yüz kişiydiniz?'. 'Doğridur, işte pir, içi, uç, dort,peş, altı, yedi. Toplam yedıyuz daa..' dedi Karadenizli. Kafası attı acenta yetkilisinin. Karadenizliyi bir güzel dövdü ve: 'Eğer, bir daha (i) yerine (u) dersen, canına okurum...' dedi. Aynı Karadenizli birkaç gün sonra bir bakkala gitti. 'Bana bir mım verin...' dedi. Bakkal anlayamadı, birkaç kez tekrar ettirdi, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin işaretine bakınca: 'Yooo, o mım değil mumdur.' dedi. 'Olsun, mım demek, dayak yemekten iyidir.' dedi Karadenizli.

    Kulak
    Bizim marangoz Temel, ahşap bir binanın restorasyonunda çalışmaktadır. Elinde testere ile ikinci katın iskelesinde çalışırken görünmez bir kaza meydana gelir ve testereyi kaydırarak bir anda yanlışlıkla kulağını keser. Kulak da aşağıya düşer. Kulağını görmek ümidiyle aşağıya bakar ve orada çalışan işçilere seslenir: 'Hey beyler aşağılarda bir kulak gördünüz mü?' Şaşkın işçiler şöyle bir etraflarına bakarlar ve kanlar içinde bir kulak bulup bizim Temel'e gösterirler: 'Bu mu?' Temel aşağı doğru eğilip gözlerini kısar: 'Yok yav, benimkinin arkasında kalem olacaktı'.

    Manalı Bakış
    Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
    - Ne yaptın, pilet aldin mi?
    - Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
    - Peki sen ne yaptın?
    - Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.

    Parlak Fikir
    Trabzonlu imamlar ile Rizeli imamlar her hafta halı saha maçı yaparlar. Nedense her defasında Rizeli imamlar kazanır. Trabzonlu imam temel arkadaşlarına
    -Uşaklar, haçan bu maçlar boyle citmiyi... Dursun
    -Haçan napalım da der
    -Aklima parlak bir fiçir celdu da...
    -eee
    -Haçan bizim Tirabzonsiporlu hami'ye ciydurelim cüppeyi saruğu bu bizim merkez caminin imamı diye yutturalum da
    Temelin bu parlak fikri herkesce kabul edilir. Hami alınır ve deplasmana gidilir... Dönüşte sorarlar...
    -Haçan ne oldi maç da? Temel:
    -Yenildük... içi-bir (2-1)
    -Haçan cine mi? peçi golleri çim attu?
    - Bizimçini Hami hoca attu, onlarınçini Del piyero hoca ile Roberto karlos hoca

    Vurduk oni
    - Babam öldü, demis Temel.
    Ilyas sormus:
    - Neden öldü?
    - Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
    - Eyvah parçalandi mi?
    - Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi apartmana yöneldi.
    - Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
    - Yok, karsi apartmanın balkonunda çamasirlar asili idi.
    Çamasir ipine vurup fabrikanin bahçesine düstü.
    - Orada mi öldü?
    - Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp havalandi yeniden...
    - Peki sonra?
    - Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk oni.

    Verimli
    Bizim Temelin köyüne bir gün ziraat mühendisleri gelmiş bütün köylünün tarlalarında araştırma yapıp tarlaların verimini ölçüyorlarmış.Sıra Temel'in tarlasına gelmiş. Araştırmayı yapan mühendisler Temel'e:
    -Temel senin tarlan çok verimli bu tarlaya 1 verirsin 5 alırsın' demişler. Temel başlamış üzülmeye mühendisler:
    -Temel bunun nesi kötü? deyince: Temel:
    Neresi iyidir? Ben gecen sene buraya kaynanamı gömmüştüm der.ama geri ödeyecek döt yoktur."

    Kredi
    Paraya sıkışan temel, kredi almak için bankaya gider. Banka müdürü kredi verebileceğini ama bunun için bir sağlık raporu getirmesi gerektiğini söyler:
    Temel bir anlam veremesede soluğu bir hastanede alır. Muayene bittikten sonra doktor; raporu müdüre göndereceğini ve Temel'e de ertesi gün bankaya gitmesini tembihler. Temel ertesi gün büyük bir merak ve heyecanla müdürün karşısına dikilir ama sonuç olumsuzdur. Sağlıklı olduğunu düşünen Temel sinirli bir şekil de raporu görmek istediğini söyler ve okuyunca şok olur.. Teşhis kısa ve nettir;
    "Bahse konu kişide Kredi alacak göz var ama geri ödeyecek döt yoktur."

    Fidye
    Dursun fena halde sıkıntıya düşmüştü.. Bir çocuk kaçırıp fidye istemeye karar verdi. Doğru, Yıldız Parkı'na gitti.. Orada kendi kendine oynayan bir çocukla ahbap oldu.. Trilyoner Temel'in oğlu olduğunu ögrenince, planını yaptı.. Çocuğu hemen bir kalın çınar ağacının arkasına çekti.. Cebinden çıkardığı kağıda fidye notunu yazdı:
    "Temel Bey, Oğlunu kaçırdım. Yarın sabah yedide, Yıldız parkındaki büyük çınar ağacının içindeki kavuğa, sarı bir çanta içinde 10 bin dolar bırak..Dursun!."
    Notu çocuğun iç cebine itina ile yerleştirdi ve "Şimdi doğru eve git, baban bu notu okusun" dedi..
    Ertesi sabah yedi buçukta parka gittiğinde, çınarın kovuğunda sarı bir çanta içinde 10 bin doları buldu. Yanında bir de not vardı:
    "İste paran. Ama gene de bir Karadenizli'nin kendi hemşerisine bunu yapabileceğine inanamıyorum. Temel..."

    Oruç
    Dursun Temel'e sormuş
    - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun?
    Temal - 100 tane demiş.
    Dursun - Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş
    - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ?
    Cemal - 50 demiş.
    -Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.

    Süper
    Temel arabayla giderken bakmış benzini bitiyor. Hemen en yakın benzinciye girmiş, pompanın yanında durmuş, arabadan inip benzin deposunu açmış, başlamış işemeye. Temel'in işediğini g ören pompacı
    "-Ya sen ne yapıyorsun, bu yaptığın normal mi?".
    Temel "yooo Süper."

    Piyano
    Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerikaya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde İngilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Birgün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş:
    -Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da!
    Temel: - Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki Lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
    - Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun.

    Akvaryum
    Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş. Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş. Temel sormuş:
    - Ula bu nası oliyi?
    Adam: - Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler demiş.
    Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel kafasını akvaryuma sokmuş ağzını balıklar gibi bir açıp bir kapatıyor.

    Eczane
    Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye:
    - Beyefendi sizde soğan var mı?
    Adam Temel'i başından savmış.Temel bu durur mu? Hergün yeni saçma soru larla geliyormuş. Birgün eczacı Temel'e:
    -Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat.
    Eczaci kurtulmak icin eczaneyi satmış,birkaç gun sonra Eczaneyi satan a dam içeri girmiş,Temel'e:
    -Siz de soğan varmı? demiş...
    Temel adama 'biz de soğan var ama senin reçeten var mı?'demis...

    Çay
    Temel uzun yoldan gelir ve yol boyunca da eşini hayal eder durur. Ama eve geldiğinde çok yorgundur ve bu yüzden performansı ile ilgili tereddütleri vardır... Ya yorgunluktan birşey olmazsa, ya yapamazsam rezil olurum diye düşünür. Sonunda ne yapacağına karar verir ve fadimeye seslenir...
    - Fadime suyu ocağa koy! Olmazsa çay demleruz!

    Tahlil
    Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin agladığını görür.
    Yaklaşır ve sorar: "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?".
    Adam: "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler." der.
    Bu sefer Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam Temel'e sorar:
    "Hayırdır hemşerim. Sen niye ağlamaya başladın?".
    Temel: " Ben..." der, "İdrar tahlili yaptırmaya geldim..."

    Avcı Temel
    Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel yatın yere tavşan deliği! Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen Vururlar.
    Tekrara yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyük bir delik çıkar karşılarına. Temel: "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar onu da vururlar. Tekrar düşerler.
    Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:" Yatın yere ayı ini", Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakaralar. Temel:"Uşaklar ne çıkacağunu bilmeyrum. Ama yatın ne çıkarsa bahtumuza!" Ertesi gün gazetelerde:
    Dört avcı tren altında can verdi...

    Refleks
    Temel İstanbul'a gelmiş ve İstanbullu bir kızla flört etmeye başlamış. Beraber yolda yürürlerken kız dalgınlıkla bir muz kabuğuna basmış. Sendelemiş, fakat tam düşeceği sırada tekrar dengesini sağlayıp son anda yere düşmekten kurtulmuş. Ve Temele demiş ki:
    - Nasıl refleksim iyi mi?
    Sendelediği sırada kızın iç çamaşırı olmadığını da gören Temel cevap vermiş :
    - Uyy siz ona refleks mi diyisınız ?

    Alkol Kontrolü
    Trafik memurları bir gün, trafik kontrolü yapıyorlarmış. Karşıdan gelen Temel ile Fadime’yi gören komiser hemen arabayı durdurmuş. İkisini de emniyetkemeri takılmış görünce,
    - Ya beyefendi bu gün yaptığımız kontrolde tek emniyet kemerini takan çift sizsiniz, bu yüzden size 500 milyon ödül veriyoruz der. "Ama merak ettik bu parayla ne yapacaksınız. Temel sevinçle
    - "Ne yapacağım hemen gidip kendime bir ehliyet alacağum der. Komiser şaşkın şaşkın
    - "Ne ehliyetiniz yok mu der, Fadime olayı toparlamak için, kusura bakmayın memur bey temel içince ne dediğini bilmez” der. Komiser daha da şaşkınlıkla
    - "Ne bir de içkili misiniz diye haykırır. Arkadan yaşlı adam öne atılır ve
    - "Ben demiş idum çalıntı arabayla yola çıkmayalum başumuza bi iş gelir diye. Komiser neye uğradığını şaşırmışken, bagajdan atlayan İdruste koşa koşa gelerek
    - "Ne oldi geçtuk mi sınırı"der.

    Pijama
    Temel Dursun'a misafirliğe gitmiş. Fakat bi zaman sonra bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamış. Dursun
    - "Temel bu akşam gitme, çok yağmur yağıyor. Burda kal yarın gidersin.Yoksa çok ıslanırsın" demiş. Temel kabul etmiş. Bir ara Temel ortalıktan kaybolmuş. Sonra kapı çalmış. Kapıyı açan Dursun Temel'i sırılsıklam karşısında görünce şaşkın bi halde sormuş:
    - Ula Temel bu ne hal? Temel de
    - "Haçan pijamalarımı almağa cittum" demiş.

    Papağan
    Fadimeyle Temel buluşmaya gitmişler. Fadimenin elinde birde papağanı varmış. Temel sormuş:
    - Hangi dili konuşaği bu kuş?
    Fadime:- ze ingliş. lafğanse. a capan
    Temel:- Lazca bilmiyor mu?
    Fadime: -Bilmiyor
    Temel: -Ha ha haa ula boşuna büyütmüşsün o kadar burunu

    Sıra
    Temel otobüse binmek için bilet alacakmış bilet bayisinin önüne gitmiş ve ufak 'n'şeklinde bulunan pencereden içeriye doğru eğilerek,
    - Beyfendi bir otobüs bileti verirmisiniz demiş.
    Gişedeki adam lütfen sıraya geçermisiniz diye seslenmiş temele. Temel şaşırmış çünkü sırada kimse yokmuş. Temel tekrar gişedeki adama; - Arkadaş bir bilet istiyorum demiş adam biraz daha sestonunu arttırarak sıraya geçin demiş. Temel şaşkın bir halde.
    - Tekrar yav kardeşim bir bilet verirmisin demiş adam bu sefer yüksek sesle sıraya geç be kardeşim demiş. O arada temelin beklediği otobüs gelmiş ama temel hala bileti alamamış.Temel yine; - Etme kardeşim ver bileti daa otobüs geldi demiş. Adam yav sıraya geç dedik ya deyince artık temel zivanadan çıkmış ve 'n' şeklindeki pencereden adama sağlam bir yumruk oturtturmuş. Adam;
    - Ne kim vurdu lan bana kim o lan diye başını'n'şeklindeki camdan dışarıya çıkarıp karşısında temel'i görünce
    Temel; - Ben ne bileyum uşağum baksana sırada bu kadar adam var kim bilur kim vurdu saaa.



    10 BİN LİRA İÇİN DEĞMEZ
    İki tavuk markette alışveriş yapıyorlarmış. Bir yumurta standının önüne gelmişler. Etikette yumurta 30 bin lira yazıyormuş.
    Tavuklardan biri diğerine; "Bak bu yumurtaları ben yumurtladım." demiş: böbürlenerek! Dolaşmaya devam ederken başka bir yumurta standına gelmişler. Kocaman, çift sarılı köy yumurtaları ve fiyat 40 bin lira. Bu sefer diğer tavuk atılmış; Bak bu yumurtaları da ben yumurtladım." diğeri gülümseyerek cevap vermiş;
    "Bende bunlardan yumurtlayacaktım ama kocam 10 bin lira için kıçını yırtmaya değmez, dedi demiş.



    250 NO LU KARAYOLU


    Amerika’da 22 no'lu karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş. Bu aracı radarla incelemiş ve minimum 50 km. ile gidilmesi gereken yolda bu aracın tam 22 km./saatle gittiğini fark etmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş. Ve aracın peşinden gidip aracı durdurmuş, birde ne görsün. Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze. Ve aracın arkasındaki koltuklarda da çok korkmuş 3 tane yaşlı teyze daha var.
    Polisi görünce yaşlı sürücü: Polis bey çok mu hızlı gidiyordum? Diye endişe ile sormuş. Polis demiş ki; hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz Ve bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km. hızla gidiyorsunuz.
    Yaşlı teyze: Ama, otoyolun girişinde 22 yazıyordu ve bende bu hıza uymak istedim! Polis: Teyzeciğim demiş, o 22 otoyolun numarası. Bu yolda min.50 km hızla gitmelisiniz. Kadın tamam, bundan sonra hızlanacağım demiş.
    Polis tam kendi arabasına giderken, gözü yine arkada oturan, hiç konuşmayan ve çok korkmuş 3 yaşlı teyzeye kaymış. Ve sormaya karar vermiş sürücüye. Teyzeciğim bir şey sorabilir miyim? Bu arkada oturan kişilerin nesi var? Çok korkmuş gözüküyorlar, sanki dillerini yutmuşlar gibi!
    Kadın şöyle cevap vermiş:

    Valla bende anlamadım, 250 no’lu karayolundan çıktıktan beri böyleler.


    Bir gün Mısır'da bir mumya bulunur ve bunun kaç tarihine ait olduğu
    öğrenilmek için Amerika, İngiltere ve Türkiye’den uzmanlar istenir.
    Tabii ki Türkiye’den emniyet görevlileri gider. Neyse İlk Amerikalılar
    başlarlar. 3-5 saat sonra çıkarlar ve olsa olsa 300-600 senelerine
    aittir derler. İngilizler girerler. Bir kaç gün sonra çıkarlar ve olsa
    olsa 300-420 arasıdır derler. Nihayet sıra Türkiye’den giden emniyet
    görevlilerine gelir ve içeri girerler. Girerler girmesine de, aradan 10
    gün geçtiği halde hala dışarı çıkmazlar. Nihayet 15. gün çıkarlar ve
    merakla gözlerinin içine bakan Mısırlı bilginlere tam tamına 427 derler.
    Tabii ki herkes şaşar bu işe ve nasıl olur yahu derler. Bizimkiler gayet
    ciddi,
    - "Biraz zor oldu amma, sonunda dili çözüldü keratanın


    ********



    Günün birinde Bill Clinton, Fidel Castro ve Bill Gates kendilerini
    tanrının yanında bulmuşlar. Tanrı bunlara dönmüş " Sizi buraya çağırdım
    çünkü 2000 yılında kıyametin kopacağını cemaatlerinize haber vermenizi
    istiyorum" demiş. Daha ne olduğunu anlayamadan bi de bakmışlar ki
    evlerindeler... Clinton, hemen ülkenin bütün televizyonlarına haber vermiş
    ve canlı yayına çıkmış. " Sayın vatandaşlarım, size bir iyi bir de kötü
    haberim var. İyi olanı, In god we trust harbi harbi var. Yani bunca zaman
    boşuna inanmadınız. Kötü olan ise 2000 yılında kıyamet kopacak... "
    Kastro'da boş durmamış hemen insanlarının karşısına geçmiş. " Yoldaşlar
    üzgünüm ama size iki kötü haberim var. Birincisi, bunca zaman kendimizi
    kandırmısız, tanrı gerçekten de varmış! İkincisi ise daha kötü, daha
    tanrıya inanamadan hepimiz öleceğiz, çünkü 2000 yılında kıyamet kopuyor. "
    Bu arada Gates'de bütün kurmaylarını toplamış havadis veriyor. "Baylar
    size iki iyi haberim var. Birincisi, tanrı beni dünyanın en önemli üç
    kişisinden biri olarak görüyor. İkincisi ise artık "year2000" problemini
    çözmemize gerek kalmadı..."



    ***********

    Çok havali ve zengin bir avukat, yeni aldigi lüks spor arabasini
    ofisinin önüne park eder. Ofisteki arkadaslarina nasil gösteris
    yapacagini düsünerek arabasindan inerken, yoldan hizla
    geçen bir kamyon sürücü tarafindaki kapiyi kopartir atar.
    Avukat derhal cep telefonunu kapar ve polisi arar. Bir dakika
    içinde polis olay yerine gelir fakat daha tek bir soru sormasina firsat
    birakmadan avukat isterik bir sekilde haykirmya
    baslar.. Daha geçen gün aldigi arabasi mahvolmustur ve
    kaportaci ne kadar ince is görse gene de eskisi gibi
    olmayacaktir. O kamyonun sürücüsü derhal bulunmali ve
    yaptigi hasar ona mutlaka ödettirilmelidir.
    Avukat kizgin ve öfkeli sikayetini nihayet
    bitirdiginde, polis bikkin ve inanamaz bir sekilde basini sallar
    "Siz avukatlarin bu kadar materyalist olmalarini bir
    türlü anlayamiyorum.." der "..sahip oldugunuz seylere
    öyle baglaniyorsunuz ki, baska birseyi gözünüz görmüyor...".
    "Nasil söylersin böyle birseyi?" diye hayretle sorar avukat.
    Polis adama aciyarak ve küçümseyerek bakar
    "Sol kolun dirseginin altindan kopmus görmüyor musun?
    Kamyon sana carptigi sirada olmus olmali ve sen bana kaportacidan bahsediyorsun...."
    "Aman Tanrim!" diye bagirir avukat.
    "Rolex'im de gitmis...



    *******
    Adamın biri bir gün bir kitapçıya girer.bayan tezgahtara:
    -hanımefendi sizde erkek evin reisidir isimli kitap varmı?
    tezgahtar bayan:
    -üzgünüm beyefendi masal kitabı satmıyoruz


    *****

    Cok soguk bir kis gunu padisah, tebdil'i kiyafet gezmeye karar
    vermis.Yanina basvezirini alip yola cikmis. Bir dere kenarinda calisan
    yasli bir adam gormusler.. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek
    tabakliyormus. Padisah, ihtiyari selamlamis.
    " Selamunaleykum ey pir'i fani..."
    " Aleykumselam ey serdar'i cihan..." Padişah sormus.
    " Altilarda ne yaptin ?"
    " Altiya alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor..." Padişah gene sormus.
    " Geceleri kalkmadin mi ?"
    " Kalktik...Lakin, ellere yaradi..." Padişah gulmus.
    " Bir kaz göndersem yolar misin ?"
    " Hem de ciyaklatmadan..." Padişahla basvezir adamin yanindan ayrilip yola
    koyulmuslar. Padişah baş vezire donmus.
    " Ne konustugumuzu anladin mi ?"
    " Hayir padişahim..." Padişah sinirlenmis.
    " Bu aksama kadar ne konustugumuzu anlamazsan kelle ni alirim." Korkuya
    kapilan basvezir, padisahi saraya biraktiktan sonra telaşla dere kenarina
    donmus. Bakmis adam hala orada calisiyor..
    " Ne konustunuz siz padisahla..." Adam, basveziri şöyle bir süzmüs.
    " Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altin söyleyeyim.."
    Basvezir, yuz altin vermis.
    " Sen padisahi, serdar'i cihan, diye selamladin. Nereden anladin padisah
    oldugunu.."
    " Ben dericiyim. Onun sirtindaki kurku padisahtan baskasi giyemezdi.."
    Vezir kafasini kasimis.
    " Peki, altilara alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor ne demek..." Adam,
    bu soruya cevap vermek icin de bir yuz altin daha almis.
    " Padisah, alti aylik yaz doneminde calismadin mi ki, kis gunu
    calisiyorsun, diye sordu. Ben de, yalnizca alti ay yaz degil, alti ay da
    kis calismazsak, yemek bulamiyoruz dedim." Vezir bir soru daha sormus...
    " Geceleri kalkmadin mi ne demek ?" Adam bir yuz altin daha almis. "
    Cocuklarin yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kiz. Evlendiler, baskasina
    yaradilar, dedim..." Vezir gene kafasini sallamis.
    " Bir de kaz gonderirsem dedi, o ne demek..." Adam gulmus.
    " Onu da sen bul..."


    ************
    Dilenci bir çocuk, camları pek tozlu olan bir arabaya yaklaşır

    - Camlarınızı sileyim mi efendim?
    - İstemez, camlar temiz.
    - O halde izin verin de gözlüklerinizi sileyim.


    *****
    Büyük bir savaş çıkmış. Bütün dünya bizim Trabzonlular’a karşı... Derken
    herkes kendilerine siper kazmış. Trabzonlular ayrı bütün dünya ayrı. Ve
    savaş başlamış. Trabzonlular bir bir öldürülüyormuş bu işe bir çare
    bulalım demişler. Temel:
    -Uşaklar herkes eğilirse de bizi vuramazlar. Derken herkes eğilmiş. Diğer
    taraftan da düşman kuvvetleri bir buna çare olarak plan yapmış ve
    başlamışlar:
    -Temel kim? oradan bir ses:
    - Benim ula... baamm Temel ölmüş!
    Bir ses daha gelmiş:
    -Dursun kim?
    - O da benim ula.... bammm Dursun da ölmüş!!
    Neyse Trabzonlular da akıllanmış ve bu sefer onlar başlamış:
    -Hans kim? Ses yok!
    -Maykıl kim? Yine ses yok! Derken bir ses:
    -Hans'a kim seslendi?
    -Ben ula... BAAAMM!



    ********
    Trafik polisi Temelin kullandığı arabayı durdurur ve:
    -Sizi tebrik ederim beyfendi, bu günkü kontrollerimizde emniyet kemeri
    takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size üçyüzmilyon lira ödül vereceğiz,
    ne yapmayi düşünüyorsunuz, demiş.
    Temel:
    -Hemen cidup bi ehliyet alacagim demis.
    -Ne! senin ehliyetin yok mu?
    demeye kalmadan yandan Fadime söze girmis:
    -Siz ona bakmayin memur bey içince hep boyle sapitiyi
    Polis iyice sinirlenmeye baslamis.
    Derken arkadan dursun:
    -Ula ben size demedimmi çalinti arabayla yola
    çikmayalim basimiza bi is gelir diye.
    Trafik polisi iyice zivanadan çikmis ve bagajdan idris
    atlamis:
    -Noldu usaklar geçtik mi siniri



    ********
    Adamin biri bir gün yolda giderken bir kurbaga görür ve kurbaga dile
    gelir:
    - Ben aslinda bir insanim, eger beni bir kere öpersen çok güzel bir
    prenses haline gelirim".
    Adam kurbagayi eline alir ve cebine koyar. Kurbaga tekrar dile gelir:
    - Eger beni öpersen çok güzel bir prenses olacagim, ve seninle 1 hafta
    kalmaya raziyim".
    Adam kurbagayi cebinden çikarir, söyle bir bakar ve gülümseyerek yeniden
    cebine kor.
    Kurbaga yalvarmaya baslar:
    - Eger beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta
    kalirim ve istedigin her seyi yaparim".
    Adam tekrar kurbagayi çikarir, söyle bir bakar ve gülümseyerek cebine kor.
    Sonunda kurbaga dayanamaz:
    - Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses oldugumu ve beni öpersen 1
    hafta seninle kalip istedigin her seyi yapacagimi söyledim. Neden beni
    öpmüyorsun?"
    Sonunda adam konusur:
    - Bak, ben bir mühendisim. Kızlarla ugrasacak vaktim yok, fakat konusan
    bir kurbaga çok ilginç geliyor. "



    ******
    Kilis-Gaziantep arasında çalışan minibüslerde \"Bayan yanı\" diye bir
    uygulama var. Mesela minibüsün arkadaki dörtlü koltuğunda bir bay
    oturuyor. Üç kişilik boş yer var. Bu sırada bir bayan gelir ve arkaya
    oturmak isterse alacağı cevap şöyle olur:
    \"Bayan yanı olmadığı için bir sonraki arabayı bekleyin.\"
    Bu nedenle bir bayan tek başına yolculuk yapamaz. Mutlaka bir bayanın
    gelmesini beklemek zorunda.
    *****
    Bekarlara ev verilmemesine Türkiyenin hemen her ilinde rastlarsınız. Ama
    Kilis\'te kiralık ev bulmakta güçlük çekenlere sğlık sektörünün beyaz
    melekleri de dahil. Evet hemşire iseniz Kilis\'e gelmeyin.
    ****
    Orta yaşlı karı-koca hastanenin kapısında karşılaşır. Bay. bayana sorar:
    \"Ne yaptın çocuğu doktoras muayene ettirdin mi?\"
    Bayan cevap verir:
    \"Yarım saat bekledikten sonra sıra bize geldi. İçeri girdik doktor masada
    oturuyordu. Doktor biraz çocuğun yüzüne baktıktan sonra reçeteyi yazıp
    elimize verdi.\"
    İşte tam o anda insanımızın pratik zekası kendini gösterdi ve çocuğun
    babası şöyle dedi:
    \"O zaman biz binbir zahmetle çocuğu niye getirdik ki! Bir fotografını
    alıp getirirdik.\"



    ****
    Amerikalı bir hükümet yetkilisi Şili'deki darbenin hemen sonrasında ülke
    hapishanelerini incelemek için Şili'ye gitmiş. Herhangi bir hapishanede
    bir süre inceleme yapan yetkili infaz yerlerini merak etmiş ve hep
    birlikte hapishanenin mahzenine inmişler. İner inmez çığlıklar duyan
    misafir yetkili görevlilere bunun nedenini sormuş. Görevliler de ölüm
    cezalarını uyguladıklarını söylemiş. Amerikalı yetkili, kendi ülkelerinde
    elektrikli sandalye kullandıklarını ve bu konuyu daha kolay
    hallettiklerini söylemiş, aynı uygulamayı yapabileceklerini uyarıcı bir
    dille ifade etmiş. Hapishane görevlisi "efendim, biz de elektrik
    kullanıyoruz ama elektrikler kesik olduğu için şimdilik mumla idare
    ediyoruz" demiş



    *******
    Bakan olan görgüsüz birisi soförüne sorar.
    "Soför söyle bakalim esekle soför arasinda ne fark vardir? "
    Soför bir süre düsündükten sonra mahcup bir sekilde;

    "Bilemedim bakanim" diyor
    Bakan cevap olarak:
    "Esege çüs diyince, soföre ise dur diyince durur" demis.
    Bunun üzerine soför çok sinirlenmis ama karsidaki bakan oldugu için
    bir sey söyleyememis.
    Belirli bir süre sonra bu defa soför bakana:
    "Bir soru sorabilir miyim bakanim" der. Bakan da:
    "Sor bakalim" der. Soför sorar:
    "Esekle bakan arasinda ne fark vardir?"
    Bakan bir süre sonra:
    "Bulamadim soför söyle bakalim" diyor. Bunun üzerine soför de:
    " Vallahi bakanim ben de bulamadim... "


    ******

    Ruslar, Kırşehir'de gösteri yapmak için bir sirk getirmiş.
    Sirk gösterilerinin başlamasına kısa bir zaman kala maymun ölmüş. Yenisini
    getirmeleri mümkün olmadığından, çare aramaya başlamışlar. Sonunda bir
    Kırşehirli'ye maymun kıyafeti giydirmeye karar vermişler ve hiç
    konuşmaması için sıkı sıkı uyarmışlar.
    Kırşehirli, kafesine geçip, hoplayıp zıplamaya, çocukların attıkları
    fıstıkları yemeye başlamış. Kendisini o kadar kaptırmış ki, zıplarken,
    birden yandake aslan kafesine düşmüş. Can havliyle "imdaaat" diye
    bağırmaya başlamış. Aslan, Kırşehirli maymunun kulagına eğilip "Çaktırma
    lan, sus. Ben de Kırşehirli'yim" demiş
    Ülkenin en zengin iş adamlarından birinin karısı ender görülen bir göz
    hastalığından muzdaripmiş. Nerdeyse ülkenin tüm göz doktorlarına muayaene
    olmuşlar,tabii sonuç alınamamış.
    Derken bir gün hastanenin birinde iyi bir göz doktoru olduğunu
    duymuşlar,ve hemen başvurmuşlar. Göz doktoru muayene etmiş ve
    iyileştirebileceğini soylemiş ve bir müddet sonra kadın gerçekten iyileşmiş.
    Bunun üzerine adam göz doktoruna tedavisinden dolayı müteşekkir
    olduklarını, karşılığında kendisinin heykelini yaptırmak istediklerini ifade etmiş.
    Gel zaman git zaman hastanenin önüne yapılan heykel tamamlanmış, törenle
    açılacak. Heykel açıldığında görülmüş ki beş metrelik bir kaide, onun
    üzerinde kocaman bir göz, gözbebeğinin tam ortasında da bizim doktorun
    büstü....
    Doktorun arkadaşları kendisine tebrik etmeye geliyorlar sırayla, bu arada
    bizim doktor habire;
    -Allahım sana çok şükür diyormuş
    Arakadaşlarından biri dayanamayıp sormuş;
    -Ya hastanenin önüne kocaman heykelin yapıldı, gururlanacağına ha bire
    söyeleniyorsun deyince doktor;
    -Şükrederim tabii, ya göz doktoru değilde kadın doğumcu olsaydım!!!


    ************
    Genç deve annesine sormus
    -"Anne niye bizim ayaklarimiz bu kadar büyük?"
    Anne cevap vermis:
    -"Çölde kuma batmamak için."
    Genç deve tekrar sormus:
    -"Peki kipiklerimiz niye bu kadar gür.
    Anne tekrar cevap vermis:
    -"Çölde kum firtinalarinda kum kaçmasin diye."
    Meraki yatismamis olan genç deve bir soru daha sormus:
    -"Bizim niye hörgüçlerimiz var."
    Anne deve sabirla yanitlamis :
    -"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilme için suyu hörgüçlerimizde
    depolariz."
    Sonunda dayanamayan genç deve sormus :

    -"Peki biz Ankara Devlet Hayvanat Bahçesinde ne halt yiyoruz??"


    *****

    Kimin askeri daha cesur yarışması varmış.
    Karacının komutanı;
    -"Oğlum şu tankın altına atla!" demiş. Asker atlamış ölmüş.
    Havacının komutanı;
    -"Oğlum şu uçaktan betona paraşütsüz atla!" demiş. Asker ölmüş.
    Denizcinin komutanı;
    -"Oğlum şu geminin altına atla!" demiş.
    Asker: "Naah atlarım" demiş.
    Denizci komutanı dönüp;
    -"Bakın, benim askerim daha cesur, komutanına nah çekiyor!"


    ******
    Deli , kahveye girdiğinde soluk soluğaydı.Boş bir masaya oturup ocağa
    seslendi;
    - Bana bir çay !
    çay geldi , şekerleri atıp karıştırdı.Garsonadan yine şeker istedi. Onları
    da atıp karıştırdı,yeniden istedi.Garson;
    - Sekiz şeker koydun çaya ,dedi şaşkın şaşkın,
    - Koydum ama , işte görüyürsun, hepsi eriyor (fora)


    ********
    Sanliurfa'nin bir kazasinda belediye, ilçe merkezine fidanlar diker.
    Ertesi gün, bazi fidanlarin kirildigi görülür. Ve belediye hoparlöründen
    söyle bir anons yapilir:
    "Dikkat dikkat!.. Belediyemizin diktigi agaç fidanlarini kiran, heyvansa,
    zaten heyvandir.
    Çocuksa, heyvan çocugidir. Eger büyükse, heyvan ogli heyvandir."


    ******
    Temel dus almaya girer, sampuani saçlarina bosaltip ovalamaya baslar.
    Sirtini keselemeye gelen annesi sorar :
    - Oglum kafani islatmiyacak misin ?..
    Temel cevap verir :
    - Yok anne bu sampuan kuru saçlar icinmis !..


    ******
    Kayseri"nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapiliyor. Bunun icin de
    esekten yararlaniliyor: Esek hangi yolu izlerse, orasi
    genisletip araba yoluna donusturuluyor.... Koye gelmis olan Amerikali
    Baris Gonullusu ne olup bittigini kavrayamadigi icin sorar:
    - Ne yapiyorsunuz boyle?
    - Yol yapiyoruz.
    - Bu esek ne icin?
    - O, yolun muhendizi. Yola uygun gecenegi o gosterir.
    Baris Gonullusu katila katila guler:
    - Ya esek bulamasaydiniz?
    - Iste o zaman Amerika"dan muhendiz getirirdik



    ********

    Bir fakir Kırşehirli paraya çok sıkışmış.
    Her türlü çareye başvurmuş, yardım eden olmamış.
    Son çare olarak, "Allah, sıkışan kuluna yardım eder" inancından hareketle,
    Allah'a mektup yazmaya karar vermiş.
    "Cenab-ı Allah Yüksek Katına" diye başlamış ve "Allah'ım ne olur bana bir
    yüz milyon lira gönder" diye bitirmiş.
    Zarfın üzerine de "Esirgeyip bağışlayan Yüce Allah" diye yazıp postaya vermiş.
    Postacılar mektupları ayırırken, gitmesi mümkün olmayan adresi görünce
    açmışlar. Mektup sahibine acımışlar ve aralarında para toplayıp yardım
    etmeye karar vermişler. Ama, ancak 80 milyon lira toplayabilip, göndermişler.
    Parayı alan Kırşehirli, hemen Allah'a bir mektup daha yazmış.
    Postacılar, "Allah" adresli iknici mektubu açmışlar.
    Kırşehirli şöyle yazıyormuş.
    "Allah'ım gönderdiğin parayı aldım, teşekkür ederim. Ama, bundan sonra
    para gönderirken, Meleklerinle gönder, hırsız postacılar gönderdiğiniz
    paranın 20 milyon lirasını çalmışlar



    *******
    Başkan Temel,bir hapishaneyi ziyaret etmiş.Bir tanesi dışında tüm
    mahkumlar suçsuz olduklarını, haksızlığa uğrayıp hapse düştüklerini
    anlatıyormuş.O tek mahkum şeytana uyup bir suç işlediğini, cezasını hak
    ettiğini söyleyince Temel hapishane yöneticilerine dönerek;
    - Ha pu atamu serbest bırakun, öteçi masum insanların ahlakını bozmasun!


    ******

    Bir gün savci, morga gelen cesetlere bakmis.
    Birinci ceset siritiyormus,
    -Niye bu siritiyor? diye sormus. Ordakiler de:
    -Lotoda 6 bildi sevinirken kalpten gitti,demisler.
    Ikinciyi açmislar o da siritiyomus,
    -Niye bu da siritiyor? diye sormus savci.
    Ordakiler de:
    -30 yil sonra 1 trilyonluk iddiayi kazandi, siritirken gitti!, demisler.
    Sira Temel'in cesedine gelmis, açmislar kömür gibi siritan bir ceset
    çikmis. Savci sormus:
    -Bu niye böyle diye.. Ordakiler de:
    -Aslinda onu yildirim çarpmis ama o fotograf çekiliyor sanmis.



    ******

    Ucra bir koyun ilkokuluna mufettis gelecegi haberi alinir. Bunu duyan tek
    sinifli ilkokulun tek ogretmeni panikler cunku cocuklar 2. sinifta
    olmalarina ragmen cok zor okumaktadirlar. Ogretmen mufettisin gelecegi gun
    sinifta ufak bir konusma yapar:
    "Bakin cocuklar bugun okulumuza mufettis gelecek. Muhtemelen de tahtaya
    birseyler yazip okumanizi isteyecek. Mufettis tahtaya birsey yazmaya
    baslarsa hemen bana bakin ben size ne yazdigini anlatirim, siz de okumus
    gibi yapip soylersiniz."
    Cocuklarin aklina yatmis bu tabii. Mufettis gelmis, kisa hosbesten sonra
    ogretmen cocuklardan birine "Kalk bakalim" demis "Su tahtaya yazdigimi
    oku" ve baslamis kocaman harflerle "kaplumbaga" yazmaya. Bunu goren
    ogretmen mufettise caktirmadan cocuga bir guzel anlatmis ne oldugunu
    tahtadakinin. M"Oku bakalim oglum ne yaziyor?"
    Ogrenci:
    "Tos-ba-ga"

      Forum Saati Cuma Kas. 15, 2024 10:50 am